Son vagon

Önce Pakistan ve Hindistan, hemen ardına başlayan İsrail saldırısı, Rusya - Ukrayna gerginliği, Lübnan'dan ateşlenen füzeler derken dört bir yanımızdan sıcak çatışma haberleri veya sinyalleri geliyor. Yakında benzer bir çatışma içinde kendimizi bulmamız sürpriz olmaz.

İçeride siyasi hesaplaşmaların gölgesinde 2006 dan beri şiddetini arttırarak süregelen kriz tüm ağırlığıyla omuzlarımızda. Rüzgarda ne yöne nasıl yatacağımızı yönetenler dahil kimse bilmiyor.

Alparslan'ın, Yavuz'un, Atatürk'ün hedeflerini unutmuşuz. Şimdilerde neredeyse hiç hedefimiz kalmamış. Gelen her kaptan gemisini kurtarmayı değil, tersten de esse, bir rüzgar yakalayıp kaptanlık koltuğunu sağlamlaştırmayı hedef edinmiş.

Halkız biz. İstikrar kişisel hedeflerimizi belirlememize yardımcı olur, yolumuzda yürümemizi koşmamızı kolaylaştırır. Ancak son altı yedi yıldır süregelen istikrar, daha çok dünyadaki olumlu koşulların Türkiye'ye etkisi gibi gözüküyor. Sıcak parayla gelen istikrar, çocuklarımıza bıraktığımız borcu, torunlarımıza yetecek kadar arttırmamızla sonuçlandı. Sistemi eleştirenler haklıydı, bu geçici rahatlıkta geleceğimizi yedik, yedirdik.

Bu parayı kim harcadı diye hesap soracak olanlar, son altı yılda ortalama beş cep telefonu değiştirip, teknolojiyi son noktasında takip eden halkımıza da göndereme yapmayı unutmasınlar.

En alttan en üste, insanımız kolay para kazanmanın yollarını arar olmuş. Gereğinde eğilip bükülmeye, erdemi, ahlakı bir dahaki sefere kullanmak üzere rafa kaldırmaya pek alışmış. Komisyon, avanta, bahşiş, rüşvet derken raftakiler rafta kalmış. Hedef "Bir şekilde yolunu bulmak" olmuş.
Açken demokrasi olmuyor. Aç ayı oynamıyor. Para, emek veya zaman ayırmadığımız sivil toplum kuruluşu üyeliklerimiz yürümüyor. Bizler tüm erkimizi, yaşamak için gerekli olan en temel ihtiyaçları karşılamaya ayırırken, kendimize ve ailemize yeterli zaman ayıramazken; köşelerinde oturup sivil toplum kuruluşlarına iştirak etmediği için halkı yerden yere vuran, akademisyen, gazeteci, düşünür ve aydınımsı tayfa, hala aynı aptalca şarkıyı okuyorlar "Orda bir köy var uzakta... O köy bizim köyümüzdür... GİTMESEKTE..." Oturdukları yerden o köylerdeki bizler için çözüm yumurtlayıp duruyorlar. Bunu bile yapamaycak kadar soyutlanış olanlar ise sadece türbanı laikliği tartışıyor. Artık bunları seyretmeyin. En etkili cezalandırma yolu yoksaymak. Yoksayın!

Bizler, ya arkasında toplanıp gösterdiği hedeflere doğru yürüyeceğimiz iyi bir lideri, ah vah içinde tembel tembel bekleyip duracağız, ya da tüm insanlık değerlerimizi gözden geçirip bireyler olarak kişisel hedeflerimizi çalışarak, üreterek gerçekleştireceğiz. Ürettiğimiz katma değer (birileri yese de), yavaş yavaş ülkeye yansıyacak, yayılacak. Başka çaresi yok. Televizyonları kapatıp, haberlere günde on, onbeş dakika ayırıp, tüm gücümüzü mal, hizmet ve bilim üretmeye verme zamanı çoktan geçti belki. Kimbilir belki son vagonu hala yakalayabiliriz.

Özer

Creative Commons License
Son vagon by Özer Kaak is licensed under a Creative Commons Attribution-Noncommercial-Share Alike 3.0 Unported License.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

SPARQL Sorgu Modülü Demo Sayfası Yayında

Daha inceki gönderilemde bahsettiğim Joomla! 2.5 için SPARQL sorgu modülü deneme sayfası yayında. Sayfada solda ve altta olmak üzere dbpe...